
Son yıllarda Türkiye’de birçok büyük firma, maliyet baskıları nedeniyle üretim altyapılarını daha ucuz iş gücüne sahip ülkelere taşımayı tercih ediyor. Bu durum yalnızca rakamsal bir karar değil; yerli üretim, atölyeler ve fabrikalar için ciddi bir tehdit anlamına geliyor.
Biz üreticiler bu tabloyu yakından yaşıyoruz.
Artan maliyetler, düşen kâr marjları ve küresel rekabet şartları bizi tek bir noktaya getiriyor:
Sadece üretmek artık yeterli değil.
Bu yüzden birçok üretici olarak;
üretimin yanına markalaşmayı ve doğrudan satışı eklemek zorunda kalıyoruz.
Bu bir tercih değil, bir ayakta kalma stratejisidir.
Eğer üretici sadece taşeron olarak kalırsa, ilk vazgeçilen taraf olur.
Ama üretici kendi markasını yaratır, ürününü doğrudan müşteriye ulaştırırsa:
Fabrikalar kapanmaz
Atölyeler ayakta kalır
İstihdam korunur
Üretim Türkiye’de kalır
Bizim amacımız tam olarak budur.
Biz inanıyoruz ki;
Türkiye’nin kimseye ihtiyacı yok.
Eksilen üretimi, yerli üreticiler ve yerli markalar doldurur.
Ayakkabıdan tekstile, takıdan aksesuara kadar bu topraklarda üretecek güç de, bilgi de, tecrübe de var.
Yeter ki:
Üretici markalaşsın
Üretici satışa geçsin
Üretici emeğinin karşılığını alsın
Tarzsokak, tam da bu noktada doğdu.
Yerli üreticiyi desteklemek için
Üretimi Türkiye’de tutmak için
Üreticinin doğrudan satış yapabilmesi için
Markalaşma yolunda güçlü bir vitrin sunmak için
Biz, üreticinin yanında duran bir platformuz.
Bu bir blog yazısından fazlası.
Bu bir çağrı.
Üreten herkes için:
Ayakta kalmak, büyümek ve geleceği Türkiye’de kurmak mümkün.
Yerli üretim bitmeyecek.
Fabrikalar kapanmayacak.
Eksilen üretimi biz dolduracağız.
Çünkü bu ülkenin gücü, kendi üreten insanlarıdır.